Tint Kalıcı Mı?
Dün gece bir şey yaptım. Uzun zamandır yapmak istediğim bir şeydi, ama sonunda cesaretimi topladım ve bir adım attım. O adım, bir karar, bir seçim, bir simgeydi; bazen bir kararın, bir hareketin arkasındaki duyguları tam olarak açıklamak o kadar zor olur ki… İşte o anlardan biriydi.
Bir Anlık Heyecan, Sonsuz Bir İz
Hikayem aslında basit bir şeyden başladı: bir dövme. Yani, evet, basit bir dövme. Ama asla basit olmayan bir anlam taşıyan, her yönüyle beni anlatacak bir şeydi. Bir kelime. Bir “tint”…
Gece geç saatlerde, bir dövme stüdyosunun önünde duruyordum. İçerisi kararmış, bekleyen birkaç insan vardı. İçerideki atmosfer, biraz garipti. Heyecan ve huzursuzluk arasında gidip gelen duygularla birlikte, biraz da korku… “Tint” kelimesinin üzerimde kalıcı olup olmayacağını, ne kadar acı vereceğini düşünüyordum. Ama bir şekilde, kararımı vermiştim. O an hissettiğim o garip kararsızlık, sanki sonrasında her şey değişecekmiş gibi, bir arayışın içinde bulduğum o duygusal boşluk, bana “hadi yap” dedirtti.
Aslında, kalıcı mı diye sordum dövme sanatçısına. Ama o da bana sadece “gerçekten istiyorsan, kalıcı olur” dedi. Bu kadar basit mi? “Kalıcı” kelimesi, o kadar büyük bir yük taşıyor ki… Kalıcı olmak, hayatı, anı, bir hatayı ya da bir başarıyı hatırlamak, her şeyin bir iz bırakması demek. Bu kelime beni çok etkiledi. Bunu sadece dövme için değil, hayatın her anı için düşündüm.
Bekleyiş
Zaman ilerledi, dövme yapıldı. İlk başta acı… Sonra sadece bir iz. Ama ne zaman o izi, o küçük kelimeyi gözlerimle bulsam, içimdeki tüm duyguları tekrar hissediyorum. O an, gerçekten önemliydi. “Tint” kelimesi o kadar basit bir şey gibi görünse de, her geçen gün onun anlamını biraz daha derinlemesine keşfettim. İçimde o anı her gün yeniden yaşadım.
İçimdeki boşluğu, beni endişelendiren duyguları dövmenin “sürekli” oluşuyla bağdaştırdım. Kalıcı mı, değil mi? Geceleri düşünürken, bir yanda fark ettim ki “tint”, aslında sadece bir dövme değil, geçmişim, kayıplarım ve hatalarımın, kırık dökük duygularımın bir yansıması. Acıyı, sevgiyi, kaybı… Her şey bir şekilde bu “tint”te birleşmişti.
Hayal Kırıklığı ve Umut
O an, hayal kırıklığı ve umut arasında gidip gelirken, o dövme bana bir şeyler hatırlattı. Kendi yaşamımda yaptığım hatalar, aldığım kararlar, yerle bir olan bazı hayaller… Ama aynı zamanda başardıklarım, üstesinden geldiğim zor zamanlar, bitmeyen çabalarım… Yani, bir anlamda hayatımın iziydi. Her anım, her yaşadığım an, o dövmede bir yer bulmuştu. Ama bir şey düşündüm: Kalıcı olması, o izi silmenin imkansız olması, onun kötü olduğu anlamına mı geliyordu?
Bazen hayal kırıklığı yaşamıştım, ama o duyguların sonrasında daha güçlü bir şekilde ayağa kalkabilmiştim. Ve belki de işte “kalıcı” kelimesinin ne kadar güçlü olduğunu, kalıcı olan şeylerin, insana güç vermesini, daha doğru bir şekilde algılamaya başlamıştım.
Dövme, aslında sadece dışımda kalan bir iz değil, içimdeki bir gücü, sabrı ve mücadeleyi simgeliyordu. Evet, o “tint”, hayatın bana kazandırdığı ve kaybettirdiği her şeyin bir hatırlatıcısıydı. Ama şimdi, düşünüyorum da, o “tint” kalıcıydı çünkü içimdeki her iz, her anı yaşadıkça daha derinleşiyordu.
Kalıcı Mı, Değil Mi?
Kalıcı olmak korkutucu olabilir. Kimse, anıların acısını bir ömür boyu taşıyacak kadar güçlü hissetmek istemez. Ama bu izleri, hayatı, duyguları taşımanın, her anı kabul etmenin bir yolu olabilir. Tint kalıcıydı; belki, dışarıdan bakıldığında sadece bir dövme gibi görünüyordu ama aslında içimdeki derinlikleri yansıtan bir simgeydi.
Şimdi, her gün o izi görmek, sadece geçmişi hatırlatmak değil, aynı zamanda geleceği inşa etmek gibiydi. Yani, tintin kalıcı olmasının, bana sadece bir yük değil, bir hatırlatıcı ve güç verdiğini fark ettim. O anı yaşadıkça, o iz her geçen gün biraz daha anlam kazandı.
Bazen sorarım kendime, gerçekten kalıcı mı? Ve her seferinde, evet, kalıcı olduğunu kabul ederim. Ama bu kalıcılığın, her şeyin iz bırakması anlamına geldiğini fark ettiğimde, o izler bende yeni bir anlam bulur, beni başka bir yere taşır.
Yani, “Tint” kalıcı mı? Evet, ama bazen kalıcı olan şeyler, geriye dönüp bakıldığında ne kadar da önemli olurlar, bunu ancak zamanla anlayabiliriz.